Geçtiğimiz günlerde açıklanan vergi rekortmenleri listesi şaşırtmaya devam ediyor. Gazeteci-yazar Uğur Dündar, Sözcü gazetesinde bugün yayınlanan “Şubesi bulunmayan pideci dükkanıyla vergi rekortmeni oldu!..” başlıklı yazısında, İzmir’in vergi rekortmenini köşesine taşıdı.
Dündar’ın yazısının ilgili kısmı şöyle:
Geçenlerde Vergi Dairesi’nden arayıp “Vergi rekortmenleri arasına girdiniz, isminizi açıklayabilir miyiz?” diye sormuşlar. O da “Şeref duyarım. Devletime ödediğim vergiyle şehrimizin rekortmenlerinden biri olduysam ne mutlu bana…” demiş.
İzmir’in 100 vergi rekortmeninden biri olan Reşat Akbaykal’dan söz ediyorum.
Kendisini rekortmen yapan Çeşme’deki “Dost Pide” yazlık evimize çok yakın.
Başka bir yerde de şubesi yok.
Yani şubesi bulunmayan bir pideci, vergisini dürüstçe ödeyince, Türkiye’nin üçüncü büyük kentinde birçok sanayici ve ticaret erbabını geride bırakıp rekortmen olmuş!..
Sabahları yürüyüş yaparken “Dost Pide”nin önünden geçerim.
Reşat Bey kahvaltı saatinde, her zamanki güler yüzüyle işinin başındadır.
Bazı geceler, geç saatte misafirlerimiz, ya da bizim çocuklarla çorba içmeye uğradığımızda, onu yine işinin başında görürüm.
O nedenle gıyabında konuşurken “Hep işinin başında duran, sanki hiç uyumuyormuş izlenimi yaratan, güler yüzlü patron” diye söz ederim.
Personeli de kendisi gibidir. Neşeyle ama arı gibi durmaksızın çalışırlar…
Dürüst, hijyene özen gösteren, kaliteli malzeme kullanan, çalıştırdığı işçisinin hakkını fazlasıyla veren (yaz aylarında bir ustanın yevmiyesi 1.000-1500 liranın altına düşmez) bir esnaf olarak ünlenen Reşat Akbaykal, pidecilik işini babasından devralmış.
1974’de 1 çalışanla başladıkları işi büyüterek, 50 yıl sonra, yaz aylarında -hepsi sigortalı- 70-75 işçiye ekmek kazandıran ünlü bir işletmeye dönüştürmüş.
Başarısının sırrını sorduğumda “Çok ve dürüst çalışmak, hileye hurdaya sapmamak, kaliteyi korumak” cevabını veriyor.
Sonra da gururla kasanın üzerinde asılı duran gıda güvenliği sertifikalarını gösteriyor.
Ekonomi yazarı Meriç Köyatası dostum, onun vergi rekortmenliğini yorumlarken şunları söylüyor:
“Reşat abiyi kutluyorum. İzmir’deki sanayici ve tüccarları da, tek şubeli bir lokantanın arkasında kalmanın onuru (!) ile baş başa bırakıyorum…”